Hamâkat
“Elbette ki Avrupa’nın reçetelerini uygulamaya kalkmak büyük bir hamakat; ama hocaların söylediklerinden habersiz olmak daha büyük hamakat.” Cemil MERİÇ Bir Facianın Hikâyesi, Ümran Yayınları, Ankara 1981, s. 23
“Elbette ki Avrupa’nın reçetelerini uygulamaya kalkmak büyük bir hamakat; ama hocaların söylediklerinden habersiz olmak daha büyük hamakat.” Cemil MERİÇ Bir Facianın Hikâyesi, Ümran Yayınları, Ankara 1981, s. 23
İrfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime. Tecessüsü madde dünyasına çivilemeyen, zekâyı zirvelere kanatlandıran, beşerîyi ilâhi ile kutsîleştiren, uzun ve çileli bir nefis terbiyesi. İslâm, insanı parçalamaz. İrfan, kemâle açılan kapı, amelle taçlanan ilim. Batı’nın “kültür”ünde bu zenginlik, bu ihtişam, bu hayata istikamet veriş yok. İrfan bir mevhibedir. Cehitle gelişen bir mevhibe. Kültür, katı, fakir […]
“Kaderimizi çizen Avrupa’nın siyasî ihtirasları; kullandığımız kelimeler onun emellerini dile getiriyor. Kulağımıza fısıldanan lâfızları hudut ve şümullerinden habersiz fısıldayıp duruyoruz… Tefekkür vuzuhla başlar, kurtuluş şuurla.” Cemil Meriç. Kırk Ambar, s. 287-288
“Aydın olmak için önce insan olmak lâzım. İnsan mukaddesi olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur, maruz kalmaz, seçer. Aydın, kendi kafasıyla düşünen, kendi gönlüyle hisseden kişi. Aydını yapan: ‘uyanık bir şuur, tetikte bir dikkat ve hakikatin bütününü kucaklamaya çalışan bir tecessüs.” Cemil Meriç, Kırk Ambar, s. 453