(Classical Mongolian: ᠬᠠᠷᠠᠬᠣᠷᠣᠮ Qara Qorum, Khalkha Mongolian: Хархорум Kharkhorum)
Yolda öğle yemeğini yol kenarında kurlu olan tek katlı lokantalardan birisini seçip beğenip yiyoruz. Moğol mantısı Buuz yiyoruz. Yolda rehberimiz ile bol bol İngilizce konuşma fırsatımız oluyor. Üniversiteyi hindistanda görsel iletişim tasarımı benzeri bir alanda okumuş. Yüksek lisans için bayağı uğraşmış. Bir ara da televizyonculuk yapmış. Para biriktirip yurt dışında yüksek lisans yapmak niyetinde düşünen bir kız. Dönüş yolunda da İsrail-Filistin ilişkileri üzerine konuşmuştuk. Buraya askerliğini yaptıktan sonra aldıkları maaşla para harcamaya gelen çok Yahudi kadın olduğunu söylüyor. Hayatta kalma noktasında iyi olduklarını belirtiyor. Güçlü kızlarmış. Askerde de maaşları iyiymiş Yahudi devletinin. Kim haklı noktasına geldiğimizde mazlum olanın Filistinliler olduğunu söylüyor. Fakat İsrailliler hep kendilerini savunduklarını söylüyorlarmış. Zulmedip de biz mazlumuz demek, ne millet ama.
Yollarda ara sıra kuyu şeklindeki çukurlarda kaçmak için kmlerce sağa sola giriyoruz. İzden ilerliyoruz.burada bile bazen 70-90 km hız yapmak mümkün oluyor ve çukur sorunu neredeyse hiç yok. Böyle durumlarda moğolistanda yollar kaybolmamak için var duygusu uyanıyor insanda. Hiçbir yol bilgi işaretinin bulunmadığı bu yolların kaybolmamak için yardımcı olması da yeterli bir fayda.
Yolda rehberimiz bir şaman heykeli yanında durdurdu arabayı. Heykelde gözler kapalı. Dünya gözüne ihtiyaç duymadan işte gökteki tanrıyla bağlantılı olarak görebiliyormuş. Anlatı bu. Heykelin etrafında sunulmuş bozuk ve kağıt paralar üzerine birşeyler konulmuş. Yiyecek ve içerçek adanmış. Tabi gelip alan olmadığından dolayı etrafı mezbelelik olmuş. Sinekler ve tarla farelerinin delikleri ile dolu. Gelenek ve inançlarında saygı bağlamında şöfor bana da para veriyorbir içki şişesinin altına koyuyorum. Şöforumüz ilginç bir adan budiztlerin taşlardan oluşan yığınlarını yol kenarında görünce üç kere kornaya basmadan geçmiyor Dua etmelisin deyince benim inancım buna izin vermez diyorum ve nazikçe reddediyorum. Para işi de sakattı ya… Neyse.
Moğolistan’da Toyota Pirius marka arabalar çok yaygın. Eski ve yeni modellerinin tasarımları çok berbat. Acaba dünyanın her bölgesinde farklı tasarım zevkleri mi var? Diğer marka araçlarında tasarımları hoş değil. Bir başka nokta da araçlar Moğolistan şartları için uygun. Yüksek araçlar. Bu da yol şartlarına göre mantıklı tabii.
Karakurum’a nihayet vardık. Girişte manastıra giden asfalt yola saptık. Manastırın tam önünde sola sapıp manastır duvarının sonuna kadar ilerledikten sonra sağa döndüğümüzde Türk bayraklı bir taçta Türkçe “Bilge Kağan Otoyolu” yazıyordu. Bunu görünce duygulanmamak elde değil.
Sağdaki Budist manastırı çok önemli bir manastırmış. Rehberimiz hararetle anlatıyor ama pek ilgilendiğimizi söyleyemeyeceğim.
Otoyol yeni olduğundanımdır bilinmez bırakın kuyuyu çukur bile içermiyordu. 45 km’lik yol boyunca yolun bakımlı olması da takdirimizi topluyor. Fakat bunun Moğol halkı nezdinde olumlu etkisi olabileceğiniz söylüyor Fatih.
Doğal zenginlikleri bu kadar fazla olan Moğolistan ülkesindeki hizmet kalitesinin neden bu kadar düşük olduğu sorusunu merak ediyorsanız: http://eskibirdefter.wordpress.com/2012/09/05/mogolistan-sessiz-sedasiz-yagmalaniyor/ sayfasında fikir verecek bir makale var.
Bilge Kağan ve Kül Tigin anıtlarının ve müzesinin olduğu bölgeye saat 8:00 gibi varıyoruz. Müze kapalı. Rehberimizin yararını burada da görüyoruz. Bizim sırf bu yerleri görmek için Türkiye’den geldiğini söyleyerek bin bir sözle , yalvarma ile arka tara doğru olan gerde kalan görevlileri ikna ediyor. Araç kiralama, şoför ve rehber tutmanın beklenmedik yararını burada görmüş oluyoruz. Mekan neredeyse Orhun nehri deltasının kenarında. Burada olmak görsel bir şey görmekten daha öte belki bu gün youtube’da izlediğim Prof. Dr. İnsan Fazlıoğlu hocanın konuşmasında bahsettiği yazılı tarihimizdeki eksiklikten kaynaklanıyor. Bu sebeple atadan gelenleri gelecek nesillere aktarmada sorun yaşıyoruz. Çinlilerin ise antik dönemden beri hikâyeleri belli ve o döneme ait çektikleri filimler, hala Çin sinemasının önemli üretimlerinden. Bizde o döneme ait yazılı bir şeyimiz olmayınca bırakın bir senaryo hikâyemiz bile olamıyor. Hala İstanbullun fethi ile uğramıyoruz ve belki bir iki film çekiyoruz. Bizim köklerimiz buradan başlıyor. Ve onunla ilgili ilk bu güne gelen kendi yazdığımız abideler bunlar işte. Böyle bir manevi önemi var. Abidelerin orijinal yerlerinde replikaları müzede ise orijinalleri sergileniyor. Evet, müze yine bakımlı. Rehberimizin ilk defa geldiği bu müze için çok güzel ve bakımlı müze dediğini de hatırlıyorum.
Yazıtlar ile ilgili vikipedi linkleri:
Orhun Yazıtları: http://tr.wikipedia.org/wiki/Orhun_Yaz%C4%B1tlar%C4%B1
Bilge Kağan Yazıtı: http://tr.wikipedia.org/wiki/Bilge_Ka%C4%9Fan_Yaz%C4%B1t%C4%B1
Bilge Kağan: http://tr.wikipedia.org/wiki/Bilge_Ka%C4%9Fan
Kül Tigin Yazıtı: http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCl_Tigin_Yaz%C4%B1t%C4%B1
Kül Tigin: http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCl_Tigin
Tonyukuk: http://tr.wikipedia.org/wiki/Tonyukuk_Yaz%C4%B1t%C4%B1
Tonyukuk Yazıtı: http://tr.wikipedia.org/wiki/Tonyukuk_Yaz%C4%B1t%C4%B1
Burada internette bolca bulabileceğiniz bilgileri vermek istemiyorum. Bölgenin uydu görüntüsü aşağıdaki gibi.
Dönüş yolundayken hava kararmaya başlamıştı bile. Bu Orhun abidelerini ziyaret etmiş olmak içimde bir hedefi gerçekleştirmiş olmanın huzurunu yaşadığımı hatırlıyorum.
Geceyi Gaya’nın ailesi ile birlikte yönettiği Guest House’da geçiriyoruz. Burada internet duş imkânı elektrik vb. gibi lükslerimiz mevcut. Temizliğimizi yaptıktan sonra hızlı bir akşam yemeği ve çay içişi, yerlerimizin yapılması safhasını geçtikten sonra yatışa geçiyoruz. Moğolistan’da doğal hayat tabi ki bizim gördüklerimizin çok ötesinde. Fakat yoldan karşıya geçen izden ilerlerken geçip giden tarla fareleri, bin bir çeşit su kenarındaki değişik ördek ve diğer göçmen kuşlar, şahin vb. alıcı kuşlar bizim görebildiklerimiz. Gezi sırasındaki ikinci bir yerlerde bir şeylerimi unutma olayı yaşıyorum.
Sabah uyanıyoruz. Sabah kahvaltısı, duş derken eski Moğolistan’ın başkentinin müzesini ve Erdene Zuu Manastırını hızlıca bir geziyoruz. Fotoğraf anlamda güzel bir yer. Fakat acele ediyoruz. Sonradan da fark ediyoruz ki acele etmemize o kadar da gerek yokmuş. Burada ayrılınca Orhun nehrine gitmek için vaktimiz olup olmadığını sorduğumuzda pek olumlu cevap alamadık. Aslında daha önceden Google Earth’den incelediğimde Orhun nehrine çok yakındık. Fakat üstelemedik. Bunun yerine hâkim bir tepeye çıkarsanız manzara olabilir dediler ama Fatih çıkıp indiğinde Orhun nehrini göremediğini söyledi. Bulunduğumuz tepenin eteklerinde doğal penis şeklinde bir kaya var. Etrafını çevirmişler ve batıl bir inanç üzerinden gelip taşla etkileşime geçmeler gördük. Ayrıntıya girmek istemiyorum.
Yol uzun sürünce turistler gibi camdan gördüklerimizi fotoğraflıyoruz. Çoğu zaman arabayı durdurmuyoruz bile.
Moğolistan’ın başkentine saat 18:00 p.m. gibi varıyoruz. Şoförümüzün evinden unuttuğum havluyu aldık. Şehirde garip bir şekilde Karoyeke Bar dolu. Anlamlandırmakta zorlanıyoruz. Souvenir Shop ziyaretimizle Moğolistan’dan hediyelik götürme durumları. Derken tren istasyonuna şoförümüz ve rehberimiz Tzene bizi bırakıyor ve işlerini bizimle bitiriyorlar. Vedalaşma ve fotoğraf çekilmeden sonra onlarla olan hikâyemiz de sona eriyor.
Tren biletimizi Moğolistan demiryollarından alınca Moğol devletine ait bir vagonda gideceğimizi sanırken önceki iki Rus vagonunu görmüş olmak bizi çok mutlu ediyor. Kupe ve gayet iyi bir fiyata. Bildiğimiz Rus demiryolları kalitesi. Rehberimiz Tzene ve şoförümüz ile hikayemiz bitiyor ama garda gördüğümüz dağınık salaş sırt çantalı Japon gezdin ile hikayemiz başlıyor. Aynı kompartımandayız. Tren kalmadan bir kız topluluğu geliyor adamın unuttuğu fotoğraf makinesini veriyor. Kendisini nasıl bulduklarını anlattıklarında kızlar bunu kendilerine görev addetmişler demeden edemiyorum. Japon gezgin ise şok içinde ve çok mutlu. Ana makinesini kaybettiği için kendisine Canon 1300D modelinde bir makine almış.
Kompartımanımızda tren hareket ettikten sonra sohbet ediyoruz Moğolistan, Rusya Japon vatandaşlarına 7’şer gün vize veriyormuş ya da eleman bu kadar gün vize almış. Bizde ise ülkeden 6000 km uzaktaki bu devlet ile vize mevzumuz bile yok.
Akşam yemeğini trende yiyeceğiz. Moğol yemekleri hakkında gezi bloglarından kötü olduğuna dair fikirler vardı. Çok da öyle gözükmüyor. Sadece et ağırlıklı yemek kültürü yaygın. Bizde etin sadece et dokusu kullanılır, yağ, bağ doku ve sinirler gibi yerler atılır. Burada büyük büyük yağları görmek normal. Ben eti yemeklerinden çocukluk yıllarında midesi bulanan birisi olarak bile yedim. Lezzet noktasında sorun yoktu.
Sabah uyandığımızda Sükbatar tren istasyonundaydık. Vagonumuz sınır geçişini tamamlamak için sabah mesaisinin başlamasını beklemekte. Bu arada bahsetmek isterim ki Rus demiryollarının garip satış politikası var. Özellikle her yolculukta mutlaka yabancılara demiryollarının hediyelik eşyalarından satmak istiyorlar. Bu bir yandan da sıkıcı oluyor.
Karşımızdaki 40’lı yaşlarındaki Kamijo. Japon seyyah. Kendisinin şu an 3 adet farklı sınıflarda fotoğraf makinesi var. Hepsi Canon marka. Muhtemelen bir kardeşi Canon şirketinde çalıştığından dolayı. Her türlü şeyin genelde fotoğrafını çekmeye bayılıyor. 7-8 ülke gezmiş tek başına. 3-5 sene kadar dünyayı gezmeyi planlıyor. Ucuz yerlerde kalıp ucuz yiyerek. Bana emniyetsiz uzun duvar çıkışı yapmak kadar gereksiz ve anlamsız gelmese de bir miktar gereksizlik içermekte. Ara ara gezmek belki dünyayı anlamlı ama aralıksız yolda olmak fikrini sıkıcı buluyorum sanırım.
Moğolistan ve Rusya gezimiz boyunca gördüğüm bir başka sıkıntılı konu tuvaletlerde suyun olmaması. Ayrıca buranın arazideki ve trendeki musluklarını yapısı kullanımı bir garip.
Bizim Moğolistan’da bulunduğumuz süre boyunca bir kez yağmur yağdı. O da geçiş yağmuru idi yolu ıslatmadı bile.
Buralarda yolculuk yapacaksanız GPS almanızda yarar var. Gideceğiniz tüm noktarı ise önceden koordinatlarını kaydetmiş olmanızda yarar var.
Bütün işlemler bitince tren Sükbatar’dan ayrıldı. Sınır hattı boyunca ve istasyondaki askerler trendekilere selam durarak uğurluyorlar. Bu güzel bir veda yöntemi. Ruslar bu konuda ders almalılar. Rus polisi ve askeri daha sert.
Eğer kafadar bir yol arkadaşı bulabilirsem buraları motorsiklet ile gezmek isterim. Burası gerçekten çok uygun bu tür bir gezi için.
Motocross ile baba oğul batıdan doğuya Moğolistan 1: http://ari-walker.blogspot.com.tr/2013/11/mongolia-as-crow-flys-part-1.html
Motocross ile baba oğul batıdan doğuya Moğolistan 1: http://ari-walker.blogspot.com.tr/2013_12_01_archive.html
Another site for motorbike : http://mikeyzed3.wordpress.com
Ovoo Tepecikleri
<<Ovoo Tepecikleri Bol Miktarada var.>> Bunlar bizdeki çaput bağlama ile aynı mı acaba?
Moğolistanda Hava Kirliliği:
Moğolistan’daki hava kirliliği ile ilgili dünya bankasının yaptığı slide: Burada anlatılanlar Lonely Planet kitabında da var: http://www.worldbank.org/en/news/video/2012/04/25/mongolia-curbing-air-pollution-in-the-capital-city
Fakat daha içerden ve ayrıntılı bilgi lazım. Şu anki Ulan Batur’daki hava kirliliği durumunu sensörlerden gösteren bir sitem: http://aqicn.org/map/mongolia/ulaanbaatar/ Ağustos sonunda baktığımda durum iyi görünüyordu.
Bu da aynı amaçlı bir başka site: http://www.ub-air.info/ub-air/tr/ Türkçesi de var.
Konu ile ilgili güncel haberler için ise: http://ubairpollution.org/wiki/index.php?title=UB_Air_Pollution_Wiki#Wiki_News adresinde takip yapılabilir.
Sonraki Yazı : 8-Geri Dönüş Yolu