Yanma ve solunum süresince “havayı solunum ve alevlendirme için elveriÅŸsiz hale getiren, onu deÄŸiÅŸtiren” bir madde açığa çıkıyordu. Atmosferik hava basit, temel bir madde olduÄŸuna da inanılıyordu.
Priestly ÅŸu sonuca vardı: “Havayı atmosferik havadan daha saf hale getirebiliriz, yani filojistondan arındırılmış hava… atmosferdeki havadan daha az flojiston içeren bir hava elde edebiliriz.”
Bu satırları okuyup, günümüz bilgisiyle geçmiÅŸe baktığımızda “flojiston”un azot dioksit (N2O) olabileceÄŸine dair kanaatler oluÅŸsa da kafamızda, aslında durum bu kadar basit deÄŸil. Lavoisier’e kadar bu teoriye insan beyni mantıklı destekler üretmiÅŸ. Taki aynı mantıklı desteklerinin birisi ile yıkılana kadar…
Düşünüyorum da bu gün inandığımız ne kadar çok bilimsel gerçek var. Ama bir gün toptan silinip gitmemesi an meselesi. Daha mantıklısı, veya daha bilimseli çıkana kadar en geçerlisi bu demek, insanın içine oturmuyor sanki.
Peki deÄŸiÅŸmeyen bir gerçek yok mu? Bırakalım bilimsel olmasın…
( s. 154-155) Büyük Bilimsel Deneyler,Rom Harré, Çeviri: Sinan Kılıç. Tübitak Popüler Bilim Yayınları. Sayfa Sayısı: 216. 16. Basım.